Özgür'ce düşünce

2022 yılının en iyi 10 metal albümü

İki yıllık kısıtlar sonrasında, 2022 yılında organizasyonlar geri döndü. Bu sefer de iktidarı yasadışı elinde tutan ekibin Türkiye’yi yoksullaştırma operasyonu ile karşı karşıya kaldık. Döviz fiyatlarının 2 katına çıkması, iğneden ipliğe her şeyin pahalılaşması, Türkiye açısından berbattı.

Bu durum organizasyonlara da yansıdı tabii. Bu yıl yurtdışından grup getirmek için bayağı uğraştı organizatörler. Bu şartlar göz önüne alındığında, gelen grupların tatmin edici olduğunu belirtebilirim. Bununla birlikte bir grup var ki, bu yıl 2 defa sahnelerini izledim ve her bulunduğumda keyif verdi. Geçen yılın en iyi Türkiye çıkışlı albümünü yapan Metalium’un Küçükçiftlik Park sahnesindeki performansı, gerçekten muhteşemdi. Bu yaz yine konserleri olsa, yine giderim dediğim grup Metalium olur.

Bu yılın bir özelliği de, konserlere giderken katılan arkadaşların olmasıydı. Konser var dediğim anda işini gücünü bırakıp konsere gelen arkadaşlara teşekkürler. Bir de metal müzik adına sıradışı bir girişim vardı ki, anmadan geçmek olmaz. Rock Terapisti, bence bu yılın en underrated işlerinden biriydi. Acil devamı gelmeli.

Özeti çıkardığımıza göre konuya girelim. Bu yılın listesini yaparken, son 3 sıra için çok sayıda adayın olduğunu ve bunları seçerken zorlandığımı söylemek isterim. Bu senenin öne çıkanları şu albümler oldu;

10) Counterparts – A Eulogy for Those Still Here

Kanadalı hardcore uzmanı Counterparts, bir önceki albümleri ile listemde yer almış ve hala dönüp dinlediğim bir albüm armağan etmişlerdi. Son albümleri de gayet güzel, yine de bazı deneyler yaptılar anladığım kadarıyla ve albüm kapağından albümün bazı yerlerine kadar farklar hissedilebiliyor. Bu sebeple severek dinlediğim albümlerinin seviyesinde olmasa da, bu albümleri ile de ön plana çıkmayı hakediyorlar.

9) Municipal Waste – Electrified Brain

New York’un çöplüklerinden çıkıp gelen ve yok içip sızma, yok efendim partileme, yok efendim şeytana papucunu ters giydirme üzerine laflar hazırlayıp bizlerle paylaşan Municipal Waste, her zamanki eğlencenin yanı sıra Thrash Metal için “Ne Yapmalı” kitabına notlar düşüyor. Ha içip, partilemek bizim ilgi alanımızda değil ama şarkılar öylesine akıp gidiyor ki… Konserinde pogoya giren metalhead’in ağrımayan yerini bırakmayan grup ne güzel gruptur.

8) Decapitated – Cancer Culture

Polonya’nın uğursuz ve nursuz halini sözlere döken grupların yürüyüp gittiği şu dünyada, kimi gruplar biraz “dünyalığını” yapınca gazdan ayağını keserken, kimi de pedala yüklendikçe yükleniyor. Decapitated, ikinci tanıma uyan ve son albümleri ile olumlu tepkiler alan teknik death metal grubu. Dolayısıyla enstrüman kalitesi konusunda üstlerine yok. Bununla birlikte, geliştirilecek yönleri olduğu konusunda bazı öneriler olan bir grup, ben de bu görüşe biraz katılıyorum. Jinjer’dan Tatiana Shmayluk gibi yine kendileri gibi gaza basıp, arşa doğru ilerleyen grupla, güzel düşünülmüş bir düet yapıyorsun. Ama albümün en kritik yerinde, gazdan ayağını çeken bir stilde kullanıyorsun. Daha güzeli yapılabilirdi, yine de albüm kaliteli.

7) Bleed From Within – Shrine

İngiltere’de bir veba kol geziyor: Bring Me The Horizon vebası… “Ya bu adamlar bu işi çok güzel yapmış” diyerek beğendiğimiz gruplar, bir bakmış ki 2 albüm sonra “bu dünya yalan yeğenim, önemli olan öteki dünyadaki sınav” diyerek, BMTH con conlarından biraz akıl alıp kafalarına göre albüm yapıyorlar. While She Sleeps, Architects, sözüm size beyler! İşte bu İskoçyalı arkadaşların bu vebadan etkilenmemesi için dua etmekteyim. Grubun dördüncü ve beşinci albümleri gittikçe çıtayı yükseltirken, bu albüm ise patlamadan önce son bir deney diye düşünüyorum. Kısa süre içinde albümler yapan grubun tahminen 2024 albümünde çıtayı çok daha yükselteceğini göreceğiz bence.

6) Bloodbath – Survival Of The Sickest

Geyik muhabbeti sırasında ortaya çıkan grup düşünün, kendisini oluşturan müzisyenlerin grupları kadar gürültü yaratsın. İşte o grup, bu grup. Death Metal kulvarının tüm şartlarını yerine getirerek, death metal müminlerine yol olan bu albümün her saniyesi ile öfkeli, atarlı, giderli. Yalnız bazı ağabeyler bu albümü beğenmemiş, burun kıvırmıştır. Eğer şu albümü yeni yetme yeteneklerden biri yapsa (ki yeni grupların çok güzel işleri çıktığı oluyor), şimdiden övgülere boğulmuştu. Süper grubun dezavantajı da bu, üst grupların işleri ile karşılaştırılıyor. Hafızalarda yer almaya değer bir albüm.

5) Zeal & Ardor – Zeal & Ardor

2007 yılına girerken, bir spiker ablanın “Anam bunlar coştu lan” dediği durumu yaşayan gruptur kendileri. İsviçre’den New York’a doğru uzanan yolculuklarında yürüyedurmaktalar. Adamlar her çiçekten birer bal alarak (Blues + Hip-Hop + Black Metal) öyle bir müzik yapıyorlar ki, önce duygusal olarak yumuş yumuş yapıp, sonra nasırlı elleri ile her gün başındakilere küfreden Afrikalı ırgatın öfkesi ile yükleniyorlar. Ayrıca müziklerindeki politiklik dozunun yüksek olması da artı puan olarak hanelerine yazılmakta benim nazarımda.

4) Parkway Drive – Darker Still

Bleed From Within değerlendirmesinde bahsettiğim vebadan etkilenmemesini dilediğim, artık headliner’a oynayan gruplardan biri Parkway Drive. Şimdi bu sıraya koydum ama birinci de olabilecek kalitede, bence bir önceki albümlerine göre daha iyi noktadalar. Yine de Parkway Drive deyince hangi şarkıları durmak istiyorsun diye sorsalar, kesinlikle albümün son parçasını gösteririm. Dilerim vitesi o parçalar üzerinden arttırarak, konserlerde kırılmadık yer bırakmazlar.

3) Kreator – Hate Über Alles

Bu yıl canlı kanlı izlediğim gruplardan biri olan Kreator, yerli-yabancı hiçbir şeyi beğenmeme timi tarafından öylesine bir yerin dibine sokuldu ki… Ben Kreator’un her işine he diyen ya da ölümüne hayranı olan biri değilim ama insaf be. Bir kere önceki albümün kesinlikle üstüne çıkmış bir albüm. Bir de üzerine beğenilen işin az olduğu Thrash alanında iş yapıyorsun. Bence edindiği konudan, albümün genel temposuna kadar her şeyi ile güzel bir albüm. Tek şanssızlığımız, organizatörlerimizin öngörüsüzlüğü nedeniyle ölümüne Wall Of Death’e girememek oldu (zemin uygun değildi). Dilerim yine gelirler. Onlar da Rotting Christ gibi bizim memleketten sayılır.

2) Misery Index – Complete Control

Yılın en güzel keşfine geldi sıra, aman aman nerelere geldik? Misery Index, adını iktisat teriminden almakta, “sefalet indeksi” şu günlerde bizi çokça ilgilendiren bir kavram. Yani amentü olarak parababalarına ve onların işbirlikçilerine sövmek üzerine vücut bulmuş bir grup. Bu listede bizi ilgilendiren tarafı, albümlerinin olağanüstü ve çarpıcı olması. Dinlerken size eziyet eden tüm egemenleri bir araya alıp, öfke ile tokat manyağı yapmanız işten değil. “İşte Misery Index bu!”

1) Lamb Of God – Omens

Chris Adler gitti arkadaşlar, o Ebu Cehil’in yolundan gitti ve tekrar geri gelmeyecek. Gelmeyecek olsa da, Lamb Of God zirveye oynamaya devam edecek. Burada anlaştıysak, gelelim bana göre en iyi albümüne. Eleştirilerin aksine son iki albümü de olumlu bulanlardan biri olarak, bu albümde her saniyenin değerli olduğunu belirtmek isterim. Bana kalırsa, Lamb Of God nedir deseniz, ilk albümü gösteririm. Lakin Lamb Of God dünyaya ulaştıysa, Ashes Of The Week gibi biraz daha “akılda kalıcı” parçaların olduğu işler sayesinde, bu formül tutuyor, yapacak bir şey yok. Bununla birlikte bu albüm, o albümleri de aşan bir güzellikte.

Ve sona gelirken bir görüşümü de paylaşmak isterim, grupların albümlerinde bazı yerlerde farklı gruplardan esintiler olduğu belirtilir (ki bu çok güzel bir jesttir aslında), ben bu yıl gruplardan çok sık Power Trip tınıları aldım ki yanılmıyorsam bence çok güzel bir hareket. Maalesef vokallerini kaybettiler ve gelecek yıllarda bayağı ortalığı kasıp kavuracak gruptu. Lamb Of God da bu işe girişti bence, son derece leziz.

Türkiye özelinde;

Açıkçası geçen yıl Türkiye’de sel gibi kaliteli albüm çıktı. Bu yıl ise ben öne çıkabilecek bir grup kıtlığı ile karşılaştım, bir grup var ki her yerde onun adına rastlandı: Saint ‘n’ Sinners… Bu gruba ayrı laflar hazırladım, bilare bunları sarf edeceğim. Yaptıkları müzik beni etkilemedi – üstelik bu grup elemanları “Sosyalist” olma iddiasında -. Bununla birlikte bu yıl Türkiye’de metal denince işleri en çok övülen, en çok ön plana çıkarılan grup oldu. Her ne kadar albüm konusunda geçen yıla göre üretim bol olmasa da, yazın yerli grupların konserlerini yakından takip ettim ve yerli metal müziğin de gelecek yıllarda şöyle bir kaç baş çıkarıp yabancı festivallerde bol bol yer alacağını, biraz daha yukarılara tırmanacaklarını göreceğiz.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.